İçeriğe geç

Hanefi mezhebine göre Allah nerede ?

Hanefi Mezhebine Göre Allah Nerede? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir İnceleme

İstanbul’un kalabalığında, her gün toplu taşımada karşılaştığım insanlarla, sokakta gördüğüm farklı yaşam biçimleriyle hep bir şeyler öğreniyorum. Bu yüzden bazen kafama takılan soruları da çevremdeki insanlarla, bazen de içimden geçerek sorguluyorum. “Hanefi mezhebine göre Allah nerede?” sorusu, işte tam da bu noktada biraz kafa karıştırıcı ve düşündürücü. Birçok insanın cevabını bildiği, ama derinliğine düşünmediği bir konu. Peki, Allah’ın varlığını, mekânını ve her şeyin üzerine olan kudretini nasıl anlamalıyız? Bu soruya vereceğimiz yanıtlar, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi kavramlarla nasıl kesişiyor? İşte bu yazımda, bu soruyu günümüzün toplumsal dinamikleriyle, kendi deneyimlerimle ele almak istiyorum.

Hanefi Mezhebine Göre Allah Nerede?

Hanefi mezhebine göre, Allah her yerdedir; ama bu “her yer” fiziksel bir mekânı ifade etmez. Allah’ın mutlak varlığı her şeyi kuşatır ve O, her şeyin dışındadır. İslam’da Allah’ın “mekâna ihtiyacı yoktur” anlayışı, bir yandan insan aklının sınırlarını zorlayan, diğer yandan derin bir huzur veren bir gerçektir. Hanefi mezhebi, Allah’ın her yerde olmasını kabul eder ancak bu, bir yerde oturması veya belirli bir mekânda bulunması anlamına gelmez. Allah, zamandan ve mekândan bağımsızdır; bu görüş, Allah’ın her zaman her yerde olduğunu kabul eden bir inanç sistemini barındırır.

Bunu sokakta yürürken bazen daha derinden hissediyorum. İnsanlar farklı inançlarla, farklı yaşam biçimleriyle bir arada yaşıyor. Kimisi duvarlardaki minarelerden yükselen ezan sesini duyarak huzur buluyor, kimisi ise kaybolduğu kalabalığın içinde yalnızlık hissine kapılıyor. Hangi inancı taşırsak taşıyalım, Allah’ın her yerde olduğuna dair bir kabul var ve bu, toplumsal hayatta bizim birbirimize nasıl bakmamız gerektiğini, nasıl davranmamız gerektiğini de belirliyor.

Toplumsal Cinsiyet ve Allah’ın Varlığı

İstanbul’da her gün gördüğüm bir sahne, bir kadının örtüsüyle ilgili toplumsal yargıları tartışırken, Hanefi mezhebinin Allah’ın her yerde olduğu görüşü hakkında düşündürmeye başlıyor. Camiye girmeye hazırlanan, başı örtülü bir kadının dikkatle davranması gerektiğini söyleyen insanlar, bazen onun varlığını da başka bir şekilde kısıtlamaya çalışıyorlar. Kadınların toplumsal hayat içindeki yerleri, daha çok kendi inançlarına uygun yerlerde belirleniyor. Hâlbuki Hanefi mezhebine göre, Allah her yerdedir, ne caminin içinde ne de dışında bir fark vardır. O, bir kadının da bir erkeğin de her yerde, her zaman yanında olandır.

Bir gün, işyerinde bir arkadaşımın yaptığı bir yorumu hatırlıyorum. Kadınların camiye gitme hakkını, başörtüsüne dair toplumsal yargılarla sınırlandırıyordu. Bu tür bir yaklaşım, Allah’ın her yerde olduğu anlayışına ters düşer. Çünkü Hanefi mezhebi, Allah’ın fiziksel bir mekânda olmadığını savunurken, bu tür sınırlamalar, aslında insanların Allah’ı kendi dar alanlarına hapsedecek kadar sınırlı bir bakış açısının yansımasıdır.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Allah’ın Varlığı

Allah’ın her yerde olduğu inancı, aslında toplumsal çeşitliliği de kapsar. Farklı ırklar, kültürler ve inançlar arasında bir ayrım yapmamak, Allah’ın her şeyin ötesinde olduğunu anlamanın en güzel yollarından biridir. Türkiye’de farklı dini kimliklere sahip insanlar bir arada yaşamaya devam ediyor. Çeşitli inanç gruplarına mensup insanlar, Allah’ın her yerde olduğu kabulüyle birbirlerini daha kolay kabul edebilirler. Ancak bazen toplumsal yapımızda, bu çeşitliliği kabul etmek yerine, bir “tek doğru” anlayışı ön plana çıkabiliyor. Bu da, çeşitliliği tehdit eden bir durum yaratabiliyor.

Bir arkadaşım, geçtiğimiz günlerde işyerinde Müslüman olmayan birinin zorbalığa uğradığını söyledi. Çeşitli dini inançlara sahip insanlar arasında, bazen hoşgörüsüzlük ve anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Oysa Hanefi mezhebine göre, Allah her yerdedir ve her insan eşittir. Sosyal adaletin temeli, bu eşitliğin farkında olmak ve herkesin haklarına saygı duymaktır. Allah, sadece belirli bir mekânda değil, her yerde ve her insanda olmalıdır. Bu perspektif, çeşitliliği ve adaleti destekleyen bir bakış açısıdır.

Toplumsal Hayatta Allah’ın Her Yerde Olmasının Etkisi

Günlük hayatta Allah’ın her yerde olduğu inancını nasıl hayata geçirebiliriz? Belki de bu soruyu sormak, bizim toplum olarak birbirimize nasıl davrandığımızı anlamamıza yardımcı olabilir. Mesela, bir akşam işten çıkarken, bir dilencinin yanından geçerken ne düşündüğüm? O insanın durumu beni rahatsız ediyor, ama yanından hızlıca geçip gitmek yerine ona yardımcı olmak, ona Allah’ın her yerde olduğunu hatırlamak belki de o an en önemli şey. Çünkü eğer Allah her yerdeyse, bu, o dilencinin de Allah’ın varlığına eşit derecede değer taşıdığı anlamına gelir.

İstanbul gibi büyük bir şehirde, hepimiz bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz. Toplum, bazen birbirini anlamakta zorlanıyor. Ama Hanefi mezhebinin Allah’ın her yerdedir anlayışı, bize başka insanları da bu eşitlik perspektifiyle görmemizi hatırlatabilir. Allah’ı her yerde görebilmek, her insana saygı göstermek ve onun haklarına değer vermek demektir.

Sonuç: Allah Her Yerde, O Zaman Biz Nerede Olacağız?

Hanefi mezhebine göre Allah’ın her yerde olduğu inancı, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle de yakından bağlantılı. Bu inancı günlük hayatta nasıl uyguladığımız, aslında bizim toplumsal yapımızı, adalet anlayışımızı ve birbirimize duyduğumuz saygıyı şekillendiriyor. Sokakta, işyerinde ve hayatın her anında Allah’ın her yerde olduğuna inanmak, sadece bir dini inanç meselesi değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve adaletin inşa edilmesinde önemli bir faktör. O zaman soru şu: Allah her yerdeyse, biz de birbirimize saygı göstererek her yerde olmayı başarabilecek miyiz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
pia bella casino girişsplash